‘Muhasebe Etmek’ ve yeni yıla dair umutlarımız
Millet olarak kimi zaman neşeli kimi zaman kederli; kimi zaman hüzünlü kimi zaman gönençli günleri idrak ettiğimiz koca bir yılı geride bırakıyoruz. Kayıtsızca akışta olan zamanın yeni bir yıl dönümünün arifesindeyiz. İnsan olarak bütün boyutları ile varlığımız, benliğimiz, tarihimiz ve muhayyilemizin yapılandığı zaman düzlemi, bir yandan bütün vüs’ati ile önümüze sonsuz bir ufuk çiziyor. Öte yandan bu düzlem, tekil yaşamlarımızda giderek daralan, yeni bir başlangıç için nihayete doğru evrilen bir mecraya ve/ya maceraya dönüşüyor. Her bir yaşam tekilliği için paha biçilmez bir değeri ve mutlak bir hakikati ifade eden bu sınırlı ve kayıtlı düzlem, bir tarafta maziye dönük bir içsel muhasebenin; öte tarafta âtiye dönük derinlikli bir muhayyilenin imkânını oluşturuyor. Bize, tecrübe ettiklerimiz, görüp geçirdiklerimiz ve yapıp ettiklerimize dair bir öz-hesaplaşmanın inanılmaz fırsatını sunuyor.
Muhasebe etmek, elimizle
düzeltme imkânından feragatle söze istimdat edişimizden; söze gücümüz
yeterken kalbimizle buğzetmeyi yeğlemiş olmamızdan; ya da bir yaşam
belirtisi ve değer nişanesi olan bu üç erdemin rehberliğine boyun
eğmeyişimizden ötürü iç dünyamıza dönük bir hesaplaşmadır. Bu hesaplaşma
ancak, söz etme makamında iken sükût etmeyi, idrak
etmek mümkün iken inkâr etmeyi ve harekete geçebilecek iken eylemsiz
kalmayı tercihimizden ötürü kendimizle kıyasıya cebelleşmeyi göze
almamızla mümkündür. Öyle ki söz, bir yanda izzet, onur ve şerefin; öte yanda horluk ve hakirliğin kaynağını teşkil eder.
Nitekim Yunus’un (Emre) deyişi ile;
Söz kılar kayguyu şâd; söz kılar bilişi yâd
Eğer horluk eğer izzet her kişiye sözden gelir.
Muhasebe etmek, bir içgörüdür. Öyle
ki muhasebe etmek, kişinin kendi iç dünyasına, iç evrenine doğru
katmanlı seferler düzenleyebilmesinin imkânını var eder. Böylece
muhasebe etmek, insanın iç evrenine doğru yapacağı derinlikli yolculuğun
binitidir.
Muhasebe etmek, bir sezgisel duyuştur. Çünkü
icra ettiklerimizi ve deneyimlediklerimizi muhasebe etmek suretiyle
değerli olanın künhüne ermenin sezgisel imkânına kavuşuruz. Bilincimiz
sezgisel bir duyuşla keskinleşir. ‘Olanı’ idrak etmek suretiyle ‘olması gerekenin’ sezgisel bilgisine erişiriz.
Muhasebe etmek, davranışsal bir duyuştur. Zira
muhasebe etmek, noksanların tamamlanmasına, hataların giderilmesine,
yoksunlukların telafisine, ihmallerin ikmaline, kusurlarımızın
düzeltilmesine ve bünyesel rahatsızlıklarımızın sağaltımına yarayan
eylemli bir duyarlılıktır.
Muhasebe etmek, bir öngörüdür. Deneyimlenen
yaşamlar, acı ve tatlı yaşanmışlıklar, tarihe düşülen kayıtlar ve
üretilen emeklerin bileşkesinden mütevellit yaşam yetkinliklerine ve/ya
erdemlerin bilgisine erebilmenin öncüleridir.
Muhasebe etmek, bilişsel bir uyarı niteliğindedir. Zira
kişinin kendisiyle muhasebeleşmesi, erdemlice eyleminin imkânını var
eden bilgeliği doğuran soylu bir çabadır. Yalnızca bilgi açığını değil,
hikmet noksanlığını ve bilinç yoksunluğunu da gidermeye dönük bir
uyarandır.
Muhasebe etmek, muhayyilemizi tahkim eder. Akış
hâlindeki zamanın zihin, gönül ve gerçeklik evrenimizde her dem
tazelenerek kurulmasını mümkün kılar. Dünyamızı dar eden bütün yıkıcı
emeller karşısında umudun her dem diri kalmasına imkân sağlar.
Türkiye adına umut temennisi;
İnsanlığın
vicdan ve değer yükünü üstlenen; dünyamızı esir alan zulmet karşısında
yüreklice haykıran; mazluma yurt ve sığınak olan; tam bağımsız Türkiye umudunun ebet müddet daim olması dileğiyle…
Bütün dünya adına umut temennisi;
Güçlü
olanın değil, her daim erdemli olanın kazandığı; kötü olanın değil, iyi
olanın galip geldiği; ve kötülüğün değil, iyiliğin muzaffer olduğu bir
dünya… Barış ve demokrasi teraneleri söylerken yüzsüzce silahlanma
bütçesini artıran, savaş ve terör endüstrisini üreten ve besleyen kirli
küresel hegemonyanın sonlandığı bir dünya… Küresel barış ve huzurun
egemen olduğu bir dünya…
Bütün dünyada gerçek anlamda barış, huzur ve esenliğin egemen olacağı yeni bir yıl temennisiyle...
28.12.2017